Sindirella Sendromu
Sinderella (veya Cinderella) Sendromu, kadınların bağımsızlıktan korktukları ve gizlice bir “parlak zırhlı şövalyesinin” ya da “yakışıklı prensin” kendilerini kurtarmasını bekledikleri psikolojik bir durum olarak tanımlanmaktadır.
Bu kavram ilk olarak Dowling tarafından kavramsallaştırılmıştır. Temelde, kadınları bir erkeğe bağımlı hale getiren ve onların kariyer, eğitim ve ekonomik bağımsızlıklarını engelleyen bir psikolojik durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sinderella Sendromu’nun belirtileri arasında; hayallerde devamlı bir prens ya da kurtarıcı figürünün olması, bağımsız karar verme ve risk almaktan kaçınma, güvensiz bağlanma stilleri, duygusal bağımlılık ve kendi başarılarını küçümseme yer almaktadır.
Araştırmalar, Sinderella Sendromu’nun özellikle düzgün bir aile ortamında yetişmemiş, baba figürünün silik ya da yok olduğu ailelerin kız çocuklarında daha sık görüldüğünü göstermektedir. Ayrıca ekonomik ve toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle dezavantajlı konumda olan kadınlarda da bu sendroma daha sık rastlanmaktadır.
Sinderella Sendromu’nun bağlanma stilleriyle de ilişkili olduğu belirlenmiştir. Kaçınan ve kaygılı bağlanma stiline sahip kadınların Sinderella Sendromu puanlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bu durum, güvensiz bağlanma örüntülerinin kadınların bağımsızlıktan korkmasına ve bir kurtarıcı beklentisi içinde olmalarına yol açtığını göstermektedir.
Sonuç olarak, Sinderella Sendromu, kadınların psikolojik bağımlılıklarını ve bağımsızlıktan duydukları korkuyu yansıtan önemli bir kavramdır. Bu sendromun ortaya çıkmasında aile yapısı, toplumsal cinsiyet rolleri ve bağlanma stilleri gibi faktörler etkili olmaktadır. Kadınların güçlendirilmesi, farkındalıklarının artırılması ve güvenli bağlanma örüntülerinin geliştirilmesi, Sinderella Sendromu gibi sorunların çözümüne katkı sağlayabilir.