Hiçlik makamı, tasavvuf felsefesinde ulaşılması en yüce ve en değerli makam olarak kabul edilen bir kavramdır. Bu makam, insanın varlığının ve egosunun farkındalığını kaybederek tamamen Hakk’a teslim olması, benliğini yok etmesi ve sadece O’nunla var olması anlamına gelir.
Hiçlik makamına ulaşan kişi, maddi ve manevi tüm dünyevi arzulardan ve bağlılıklardan kurtulur. Böylece bencillik, kibir, gurur gibi nefsani özelliklerden de arınır. Hiçlik makamında kişi, Hakk’tan başka hiçbir şeyle bağlantılı olmadığını, sadece O’nunla var olduğunu hisseder. Bu makamda birey, kendisini tamamen Hakk’a teslim eder ve O’nun dışındaki her şeyi “hiç” sayar.
Tasavvuf geleneğinde hiçlik makamı, kulluğun en üst noktası olarak görülür. Çünkü bu makama ulaşan kişi, Hakk’tan başka hiçbir şeye değer vermez, hiçbir şeye bağlı değildir ve sadece O’nun rızasını gözetir. Bu makamda kişi, kendisini tamamen yok ederek Hakk’ın varlığında yok olur. İşte bu nedenle hiçlik makamı, tasavvuf ehli için ulaşılması en değerli ve en yüce makam olarak kabul edilir.
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Dîvân-ı Kebîr’inde hiçlik makamına şöyle işaret eder: “Kendini hiçe saymazsan, Hakk’ın varlığını bilemezsin.” Yine tasavvuf geleneğinde ünlü sûfî Şâh-ı Nakşibend, “Hiçlik, kulluğun diğer adıdır. Kusur, acziyet ve hizmet makamıdır ve yolun başıdır.” diyerek hiçliğin önemini vurgulamaktadır.
Hiçlik makamına ulaşmak, uzun ve meşakkatli bir sürecin sonunda gerçekleşir. Bu makama talip olan kişi, öncelikle nefsin tuzaklarından kurtulmalı, dünyevi hırslarından ve bağlılıklarından arınmalıdır. Ardından, kendi varlığını ve egosunu feda ederek Hakk’a teslim olmalıdır. İşte bu zorlu yolculuğun sonunda hiçlik makamına ulaşan kişi, maddi ve manevi zenginliklerin ötesine geçerek sonsuz varlığın bir parçası haline gelir.
Sonuç olarak, hiçlik makamı, tasavvuf geleneğinde insanın en yüce amacı ve en değerli makamı olarak görülür. Bu makama ulaşan kişi, kendisini tamamen Hakk’a teslim ederek benliğini yok eder ve sonsuz varlığın bir parçası haline gelir. Böylece insan, kendi varlığının ötesine geçerek Hakk’ın sonsuz tecellilerini idrak eder ve O’nunla bütünleşir.
İlk yorum yapan siz olun