sason isyanları
Sason, yüksek ve engebeli dağlar ve vadilerle çevrili coğrafi yapısı nedeniyle, Osmanlı’dan beri devletin varlığının etkili olmadığı ve bu sebeple sürekli asayiş sorununun yaşandığı bir bölgedir. Bölge halkı, Şeyh Sait İsyanı’na katılmış, isyanın bastırılması sonrasında da huzur ve asayişi sarsacak silahlı faaliyetleri sürdürmüşlerdir. Bölgede huzur ve güveni tesis etmek üzere silahlı eylemcilere karşı bir dizi harekât yapılmıştır. İlk harekât, Asi, Küsküt ve Herük bölgelerine düzenlenmiştir.
Bölgedeki güvenlik önlemlerinin etkin şekilde sürdürülememesi, batıya nakledilen aşiret reislerinin geri dönerek bir kısmının tekrar yasadışı eylemlere girişmesi, güvenlik güçlerine karşı eylemcilerin saldırılarda bulunmaları, eylemcilerin dış kaynaklı güçlerle temasa geçerek silah, cephane gibi yardımlar sağlamaları ve bu sırada meydana gelen Ağrı İsyanlarının yarattığı huzursuzluk ve otorite boşluğundan yararlanarak devlete karşı silahlı eylemlerin yoğunlaşması üzerine, bölgeye Eylül 1932’de ikinci bir harekât gerçekleştirilmiştir. Bu harekâtta çok sayıda silah ele geçirilmiş ve teröristler tutuklanmışsa da kış şartları nedeniyle harekât geçici olarak durdurulmuştur. Bu durumu fırsat bilen eylemciler, 1933 yılı içinde devlet memurlarını öldürmeye varan saldırılara tekrar başlamışlardır. Bu gelişmeler üzerine, 1935 yılında bölgeye dönük üçüncü bir harekât düzenlenmiş, bu harekât 10 Temmuz 1936’ya kadar devam etmiştir. Ancak, bölgenin olumsuz şartları nedeniyle istenilen sonuç alınamamış, sivil ve askerî yetkililer yeni bir plânlama ve uygulamaya gidilmesine karar vermişlerdir. Bu çerçevede, bölgede huzur ve güvenin tesisine yönelik önlemler gereği Beşiri, Silvan ve Garzan ilçelerine geçici olarak yerleştirilmiş halkın iskân ve iaşeleri süratle sağlandıktan sonra, Batı Anadolu’ya ve Trakya’ya nakledilmeleri kararlaştırılmıştır. 23 Kasım 1936’dan itibaren (Bitlis sınırından Hazo’ya ve Hazo’dan, Sason’nun kuzeyine kadar olan bölge) yasak bölgenin kontrol altında tutulması için bölgede güvenlik birimleri oluşturulmuş, operasyonlar Ekim 1937 tarihine kadar sürdürülmüştür. Operasyonlar sonucu pek çok eylemci tutuklanmış, silah ve malzemeler ele geçirilmiş, silahlı saldırı olayları durdurulmuş, kaçabilen eylemciler dağlara saklanmışlardır. 1937 yılında bölgede meydan gelen gelişmeler üzerine İçişleri Bakanlığı, 1. Genel Müfettişlik ve 7. Kolordu Komutanlığı’nın da görüşlerini alarak “Sason Islahı” konusunda bir rapor hazırlamıştır. Bu raporda yer alan öneri özetle şöyledir; “Sason yasak bölgesinde yer alan halkın yeniden silahlı eyleme başlamasını engellemek için; ülke içinden ve dışından gelecek her türlü zararlı kişiler ve propagandaların bölgede yer almasını engellemek üzere; bölgede huzur ve güveni sağlamak için esaslı askerî ve idari tedbirlerin alınmasının geciktirilmemesi..” Sason İsyanlarını engellemek ve çeşitli tedbirler almak için Devlet, önemli miktarda ekonomik kaynağını kullanmak durumunda kalmıştır. Diğer taraftan sınır güvenliği sürekli tehditlere maruz kalmıştır.